HER BİTKİ BİR HİKAYE ANLATIR
Öncelikle Sedef ve egzama gibi hastalıklar otoümmin rahatsızlıklardır. Bizim gözlemlediğimiz ana nedenlerden biri çürük dişler olabilir. Dişlerde çürüme varsa ihmal edilmemeli ve yaptırılmalıdır. Bunun yanı sıra doğada bulunan antivirüsel bitkiler tüketilmelidir. Keza bağırsak parazitlerine de dikkat edilmelidir. Kekik çayı kullanıp Trabzon hurması yemek çok iyi gelebilir. Karaciğer detoksu da kesinlikle önemlidir.
Sedef ve egzama üzerine ise hakiki kudret narı yağı sürülmesi çok iyi gelecektir
İnternette doğru bilgiler de var, zayıf bilgiler de var ve çok sayıda yanlış bilgiler de var. Ihlamurun soğuk algınlığına iyi geldiğini bilmeyen yoktur. Genel geçer bilgilerin dışına çıkarak söylüyorum:
Bitkileri kullanırken tabi ki ilk önce insanların bitkilerin içindeki ilaç etkin maddeleri incelemesi gerekir. Bu durum işin ehli olmayanlar için elbette çok zor zordur. Peki o zaman ne yapılmalıdır? Öncelikle unutulmamalıdır ki her bitki aynı zamanda bir ilaçtır. Bazı bitkileri aşırı tüketmek sağlığa çok ciddi zararlar verebilir. Tabi bu söylediklerim bitkilerden uzak olunmalı anlamı taşımaktadır. Karşınıza çıkan her bitkisel tarifi uygulamak yerine, alanında uzman güvendiğiniz kişilerin önerilerini dikkate almalısınız.
Yapılan bir araştırmaya dünya nüfusunun hemen hemen yüzde 80’i hastalıklara tedavi yöntemi olarak öncelikle tıbbi bitkilere müracaat ediyor. Gelişmiş ülkelerde kullanılmakta olan ilaçların yaklaşık yüzde 25’inde etken maddeyi ise bu bitkilerden çıkarılan özler oluşturuyor.
Kozmetik ürünlerde, uçucu bitkisel yağlarda, bitkisel sağlık ürünlerinde, renklendirici boyalarda, bitki koruma ürünlerinde geniş bir pazar payına sahip olan bitkiler, küresel sistemde her geçen gün ilgiyi katlayarak üzerine çekmektedir.
Ayrıca unutmayalım ki modern tıp daha yokken insanlar bitkilerden yaptığı karışımlarla tedavi oluyordu.
İlk yazılı belgelere bakacak olursak, tıbbi bitkilerin yaklaşık 5000 yıl önce Sümerler ve Mısırlılar tarafından kullanıldığını da gösteriyor. Mısırlılar, özellikle tütsü ve esansiyel yağları şifa amaçlı kullanıyorlardı. Mısır’daki arkeolojik kazılarda, firavun mezarlarında bulunan bitkisel yağlar ve tütsüler, onların kokuya verdiği önemi gösteriyor. Yunan ve Roma medeniyetlerinde ise bu bilgi daha da gelişmiş; Hipokrat gibi hekimler, bitkilerin hastalıkları iyileştirmedeki etkisini kayda geçirmiştir.
Yani tarih boyunca insanlar, doğanın kendilerine sunduğu zengin kaynaklardan faydalanarak sağlıklarını korumaya ve iyileştirmeye çalıştılar. İnsanlık, bitkilerin sağlığına etkilerini gözlemleyerek ve zamanla bilgilerini nesilden nesile aktararak tıbbi bitkilerle tedavi yöntemlerini geliştirdi.